İstanbul'un Başakşehir ilçesinde meydana gelen kadın cinayeti, Türkiye genelinde yeniden kadına yönelik şiddet tartışmalarını alevlendirdi. Olay, 2 Ekim 2023 tarihinde gece saatlerinde yaşandı. 32 yaşındaki H.S., cinnet geçiren eşi tarafından hayatına son verildi. Bu trajik olay, maalesef yalnızca Başakşehir’de değil, ülke genelinde kadına yönelik şiddetin ne denli ciddi bir sorun olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Üstelik, her gün birçok kadın benzer şiddet olayları ile karşı karşıya kalmakta.
Olay, gece saat 23:30 sularında A.Y. ve eşi H.S. arasında çıkan tartışmanın ardından gerçekleşti. Tanıkların ifade ettiklerine göre, önceden aile içi sorunlar yaşayan çiftin arasındaki gerilim bir türlü dinmek bilmedi. Olayın yaşandığı anlarda, H.S. kendisini korumaya çalıştı; ancak durumu daha da kötüleştiren eşi A.Y., elindeki bıçakla saldırdı. Yaralı olarak hastaneye kaldırılan H.S., tüm müdahalelere rağmen yaşamını yitirdi.
Şiddetin dozunun giderek arttığı günümüzde, bu tür olaylar Türkiye’deki birçok kadının acı dolu hikayelerini hatırlatıyor. Gerçekleşen cinayet sonrası, sosyal medyada “#KadınaŞiddeteSon” etiketiyle ortaya atılan kampanyalar ve protestolar, kadınların toplumsal hayatta maruz kaldığı şiddete karşı bir kez daha uyanışa geçti. Farkındalık yaratma amacıyla yapılan bu eylemler, hem Türkiye’nin hem de dünyanın dört bir yanında yankı buldu.
Bu trajik olay, kadın cinayetlerine karşı mücadelede önemli adımlar atılması gerektiğini ortaya koydu. Kadın hakları savunucuları, durumu protesto etmek için Başakşehir’de bir araya gelirken, siyasilerden de olayla ilgili sert açıklamalar geldi. Zamanında aile içi şiddeti önlemek için gereken adımların atılmadığı ve kadınların mağduriyetinin göz ardı edildiği belirtildi. Bu tür olayların önüne geçebilmek adına hükümetin, sosyal hizmetler ağını güçlendirmesi ve kadınlara yönelik eğitim programları düzenlemesi gerektiği vurgulandı.
Son dönemde Türkiye’de kadına şiddeti önleme adına yapılan yasasal düzenlemeler de gün yüzüne çıkarıldı. Ancak, birçok kadın bu düzenlemelerin etkin bir şekilde uygulanmadığını ve çoğu zaman yaşadıkları şiddeti gizlemek zorunda kaldıklarını belirtmekte. Kadın cinayetlerini önlemek için özellikle eğitim, toplumsal farkındalık yaratma ve sosyal destek hizmetlerinin artırılması gerektiğine dikkat çekiliyor.
Başakşehir’deki kadın cinayeti olayı, bir kez daha bizlere alarm vermekte. Her geçen gün artan aile içi şiddet olayları, sadece Türkiye değil, tüm dünyada kadınların hayatlarını tehdit eden bir sorun. Bu bağlamda, kamuoyunun sesini duyurması, kadın cinayetine karşı politikaların geliştirilmesi ve uygulanması gerekirken, kadınların yaşamına sevgi, saygı ve eşitlik anlayışıyla yaklaşılması zaruridir.
Kadın cinayetlerinin önlenmesi için toplumsal farkındalığın artırılması ve daha fazla önlem alınmasının şart olduğu aşikardır. Başakşehir’deki trajedi, bu sorunun ciddiyetine bir kez daha dikkat çekerek, toplumu ve yönetenleri harekete geçirmeye davet ediyor. Kadınların güvenliği ve yaşam haklarının korunması, her bireyin sorumluluğu altında olmalıdır.
Son olarak, kadınların yaşadığı sorunlar dünyada genel bir mesele olarak durmakta ve bu mücadelede samimiyetle, güçlü bir irade ile hareket edilmesi gerekmektedir. Başakşehir’deki olay, toplumun kadınlara karşı olan duyarlılığını ve ilgisini artırabilme fırsatı sunmakta. Unutulmamalıdır ki, toplumsal değişimin başlangıcı, her bireyin bu meseleye duyarlılığını artırması ile mümkündür.