Günümüzde günlük yaşamın karmaşası içerisinde saygı gösterilmesi gereken değerlere yönelim giderek azalıyor. Sosyal medya ve teknolojinin etkisiyle birçok insan kendini daha cesur hissediyor; ancak bu özgüvenin kötüye kullanımı, bazı tehlikelerle sonuçlanabiliyor. Özellikle 'koparma' olarak adlandırılan eylemler, birçok kişide kaygı ve tedirginlik yaratırken, olaylara tanıklık edenlerin tepkileri de dikkat çekiyor. Son günlerde, ‘koparma’ suçunun cezalarının artırılmasıyla birlikte, bu tür durumlara tanıklık eden kişilerin yaşadığı rahatsızlık ve tepkiler daha da belirgin hale geldi.
Son yıllarda, şiddet suçları arasında yer alan 'koparma' eyleminin suç kapsamına alınması ve cezalarının artırılması, toplumda ciddi bir yankı uyandırdı. Bu ceza artışının arkasında yatan bazı sebepler, toplumda artan şiddet olayları ve bunların bireyler üzerindeki etkileri olarak öne çıkıyor. Birçok kişi, bu tür eylemlerle karşılaştıklarında aldığı ceza düşündürücü bir sonuç olarak karşımıza çıkıyor. Artık, kişilerin sosyal ortamlarda bu tür olaylara tanıklık etme ihtimali, onları aşırı derecede tedirgin ediyor. Bu durum sonucunda pek çok insan, bu tür olayların gerçekleştiği yerlerden uzak durmayı tercih ediyor.
Bir olayın tanığı olmak, çoğu zaman zor bir yerde kalmayı gerektiriyor. Uzak durmayı seçenler, ciddi olarak bu tür eylemlerden olumsuz etkilendiklerini ifade ediyor. ‘Koparma’ suçlarına tanıklık edenlerin yaşadığı korku ve tedirginlik, anlık bir olay karşısında yaşanan yaklaşımı değiştirebiliyor. İnsanlar, süregeldikleri sosyal yaşam içinde bu tür durumlarla karşılaşmamak adına daha dikkatli davranıyor. Artık parkta, kafelerde ya da sokaklarda yaşanan bu tür olaylara tanık olma korkusu, toplumdaki bireyler arasında bir izolasyona neden oluyor.
Bunların yanı sıra, ‘koparma’ suçuyla ilgili artan bilincin, toplum genelinde bir takip mekanizması oluşturabileceği düşünülüyor. Suçların ağırlaşmasıyla birlikte, bireyler de sosyal duyarlılıkla hareket etmeye yönlendiriliyor. Ancak burada asıl sorun, bu tür durumlarla karşılaşanların yaşadıkları ruhsal etkiler. Bir olayın gözlemcisi olmak, birey üzerinde uzun süreli travmalara neden olabiliyor. Haliyle, bu korku ve kaygı paternlerinin yerleşmesi, toplumda genel bir korku atmosferi meydana getiriyor.
İstatistiklere göre, şiddet suçlarının işlenme oranlarının artması ve bu olayların insanların ruh sağlığı üzerindeki etkileri, toplumun genel psikolojisini de etkilemeye başlıyor. Bu nedenle, birçok kişi artık sokakta yürümekten, parklarda oturmaktan veya insan kalabalığına karışmaktan dahi kaçınmaya başladı. Yaşananların ruhsal etkilerinden korunmak isteyen bireyler, kendilerini toplumdan izole etmeyi tercih ediyorlar. Bu da durumu daha da içinden çıkılmaz bir hale getiriyor.
Sonuç olarak, koparma suçunun cezasının artmasının yanı sıra, bu suçlara tanıklık edenlerin yaşadığı etkiler, toplumda bir nevi korku ve kaygının yayılmasına neden oluyor. Bu tür olayların sürekli olarak yaşanması, bireylerin sosyal yaşamlarını olumsuz etkilemektedir. İşte tam bu noktada, bilinçli ve sosyal duyarlılığı yüksek bir toplum oluşturmanın önemi bir kez daha gözler önüne seriliyor. Gelecek nesillerin daha sağlıklı bir yaşam sürdürebilmeleri için, bu tür sorunlarla yüzleşmenin ve çözüm yolları aramanın gerekliliği de dikkate alınmalıdır.